
Dünya Su Günü, suyun yaşamsal önemini hatırlatmak ve hayatın
her alanında oynadığı alternatifsiz role ilişkin farkındalığı artırmak
maksadıyla her yıl 22 Mart’ta tüm dünyada kutlanıyor. Birleşmiş Milletler (BM)
öncülüğünde her yıl farklı bir tema vurgusu ile idrak edilen Dünya Su Günü’nün
bu yılki teması ise ‘Buzulları Korunması’ olarak belirlendi.
BM Genel Kurulu Aralık 2022’de aldığı kararla 2025 yılını, ‘Uluslararası
Buzulların Korunması Yılı’ ilan etti ve 21 Mart gününün de tüm dünyada ‘Dünya
Buzullar Günü’ olarak kutlanmasına karar verdi. Bu gelişmeler paralelinde, buzulların
küresel iklim sistemi ve su döngüsündeki kritik rolü dikkate alınarak ‘22 Mart
Dünya Su Günü’nün teması da ‘Buzulların Korunması’ olarak belirlendi.
Buzul, dağlık bölgelerden bir vadiye doğru yavaşça kayan ve eriyen
suları aşağı doğru akan büyük bir buz ve kar birikimidir. Buzullar genellikle
kışın kar yağışıyla beslenir ve yazın miktarlarında kayıplar olur. Ancak
küresel ısınma ve iklim değişikliğinin etkisiyle buzullarda mevsimsel olarak
ortaya çıkan kütle kaybının miktarında ve zamanlamasında değişimler yaşanıyor.
Dünyada 275 Binden Fazla Buzul Bulunuyor
BM'nin su ve sanitasyon konusunda kurumlar arası koordinasyon
mekanizması olan BM-Su (UN-Water), ‘Dünya Su Günü’nün teması olan “Buzulların
Korunması” ile alakalı bir bilgilendirme dokümanı yayınladı. Dokümanda, Dünyanın farklı noktalarında toplam 700 bin kilometrekarelik bir alanı kaplayan ve 170 bin kilometreküp buz depolayan 275 binden fazla buzul bulunduğu bilgisine yer verildi. Buzulların; insanlara,
hayvanlara ve bitkilere tatlı su sağlayan bir yaşam kaynağı olduğuna dikkat
çekilen dokümanda “Gezegenimiz iklim değişikliği nedeniyle ısındıkça, donmuş
dünyamız küçülüyor ve su döngüsünü daha öngörülemez ve aşırılıklara açık hale
getiriyor.” ifadeleri kullanıldı.
Buzullar Neden Önemli?
Buzullar su döngüsü için kritik öneme sahiptir. Buzullar;
içme suyu ve sanitasyon sistemleri, tarım, endüstri, temiz enerji üretimi ve
sağlıklı ekosistemler için tatlı su kaynağı sağlar.
Yaklaşık iki milyar insan içme suyu temini, tarımsal sulama
ve enerji üretimi için buzullardan, eriyen karlardan ve dağlardan gelen sudan
yararlanıyor.
Buzullar, Dünya’daki tatlı suyun yaklaşık %70'ini
depoladıkları için en büyük tatlı su rezervuarı konumunda bulunuyor.
Buzullar aynı zamanda okyanus dolaşımına da katkıda bulunarak
ısıyı, karbondioksiti ve Dünya genelindeki besin ağlarını sürdüren
besleyicileri düzenliyor.
Buzullar parlak yüzeyleri sayesinde güneş ışığını yansıtarak Dünya'nın ısısını düzenlemeye yardımcı oluyor. Buzullar eridikçe bu yansıtıcı yüzey küçüldüğünden, küresel ısınma hızlanıyor. Bu da son derece olumsuz bir döngüye yol açıyor.
Dünyamızda Buzul Kaybı Artıyor
BM’ye göre buzul kütlesi kaybı son 20 yılda iki katına çıktı.
Bu kütle kaybının başlıca nedeninin insan kaynaklı iklim değişikliği olduğuna
dikkat çekiliyor. BM, And Dağları ve Himalayalar gibi bölgelerdeki birçok buzulun,
mevcut eğilimlerin devam etmesi halinde 2100 yılına kadar yok olabileceğini öngörüyor.
Artan buzul erimesi küresel deniz seviyesinin yükselmesine
önemli ölçüde katkıda bulunuyor. Günümüzde deniz seviyesi, 1900 yılındaki
seviyeden yaklaşık 20 cm daha yüksek.
Öte yandan, buzullarda meydana gelen kütle kaybı; akış aşağısında
bulunan su kaynaklarının daha az beslenmesine neden oluyor. Bununla birlikte
iklim değişikliğinin etkisiyle erime zamanlamasında ve şiddetinde yaşanan öngörülemez değişimler; sel riskinin yükselmesine, heyelan ve erozyon gibi
afetlerde aşırılıkların yaşanmasına yol açıyor.
Ülkemizde buzullar, özellikle Doğu Anadolu ve Doğu Karadeniz
bölgelerinde bulunuyor ve bu bölgelerdeki su döngüsüne önemli katkı sağlıyor.
Küresel ısınma ve iklim değişikliği ülkemizdeki buzullar üzerinde de olumsuz
etkiler gösteriyor.
Buzulları Nasıl Koruyabiliriz?
Son yıllarda yenilenebilir enerji kaynaklarının küresel
enerji üretimindeki payı artsa da küresel enerji ihtiyacı büyük oranda fosil
yakıtlardan karşılanmaya devam ediyor. Fosil yakıtlar insan kaynaklı küresel
ısınma ve iklim değişikliğinin başlıca nedeni olan sera gazı salınımının yanı
sıra çevre kirliliğine de sebep oluyor.
Küresel sera gazı emisyonlarını azaltmaya yönelik tedbirler
ve yenilenebilir enerji kaynaklarına geçişin hızlandırılması, buzullarda
meydana gelen kütle kayıplarının azaltılması için büyük önem taşıyor.
Mücadelede DSİ’nin Önemli Bir Yeri Var
Buzullarda meydana gelen kütle kayıplarının da ana nedeni
olan insan kaynaklı küresel ısınma ve iklim değişikliği ile mücadele tüm
dünyada azaltım (mitigation) ve uyum (adaptation) çalışmaları kapsamında
yürütülüyor. ’Azaltım’ çalışmaları sera gazı salınımlarını azaltacak tedbirleri
içerirken ‘uyum’ çalışmaları ise iklim değişikliğinin beraberinde getirdiği
olumsuzluklara karşı alınacak tedbirleri kapsıyor. Örneğin hidroelektrik enerji
üretiminin artırılması azaltıma, modern sulama sistemlerinin yaygınlaştırılması
ise uyuma örnek gösterilebilir.
DSİ Genel Müdürlüğü iklim değişikliği ile mücadelede,
faaliyet alanına giren hidroelektrik enerji, karasal ve yüzer güneş enerji
sistemleri ve arazi toplulaştırma projeleri kapsamında ‘azaltım’ çalışmalarına;
su depolama kapasitesinin artırılması, modern sulamanın yaygınlaştırılması,
atık su arıtımı ve taşkın kontrolü faaliyetleri kapsamında ise ‘uyum’ çalışmalarına
katkı sağlayan önemli bir konumda bulunuyor.
Ülkemizin yenilenebilir enerji üretiminde önemli bir yere
sahip olan hidroelektrik santraller 2024 yılında ülkemizin enerji ihtiyacının
%21,5’ini karşıladı. Öte yandan terfili sulamalarda ortaya çıkan enerji
ihtiyacının güneş enerjisiyle karşılanarak karbon salınımının ve
çiftçilerimizin enerji masraflarının azaltılması maksadıyla tesis edilen
karasal ve yüzer güneş enerji santralleri de ürettiği temiz enerji ile iklim
değişikliği ile mücadeleye katkıda bulunuyor.
Tarımsal üretim girdilerinden önemli oranda tasarruf sağlayan
ve verimi artıran arazi toplulaştırma projeleri ise ulaşımda sarfedilen
yakıttan önemli ölçüde tasarruf edilmesini sağlıyor. Böylece hem karbon
salınımına engel olunarak ‘azaltım’ çalışmalarına hem de yakıt ithalatı yoluyla
yurt dışına çıkacak kaynakların yurt içinde yatırıma dönüşmesine katkı sağlanıyor.
DSİ’nin İklim Değişikliğine ‘Uyum’ Kapsamındaki Çalışmaları
DSİ sera gazı azaltımının yanı sıra iklim değişikliğine ‘uyum’
çalışmaları kapsamında su kaynaklarımızı koruyan önemli projelere imza atıyor.
Bu çerçevede;
Artan kurak periyotlarda ülkemizin güvencesi olan su depolama
kapasitesi 183,4 milyar metreküpe yükseltildi.
Depolama tesislerimizde biriktirilen suların minimum kayıpla
tarım arazilerine iletilmesi için basınçlı borulu sulama sistemleri ve yapay
zeka destekli otomasyon çalışmaları hayata geçiriliyor.
Atık sular arıtılarak tarlalarda can suyuna dönüştürülüyor.
Jeolojik ve jeoteknik yönden uygun olan yerlerde yeraltı
barajları ve suni besleme projeleriyle en kıymetli yeraltı kaynağımız olan
yeraltı sularımız destekleniyor, kalite ve miktar açısından korunuyor.
İklim değişikliği sebebiyle sıklığı ve şiddeti artan
taşkınlarla mücadele, yenilikçi taşkın kontrol tesislerinin katılımıyla güç
kazanıyor.