Tarımsal üretimin devamlılığı ve gıda güvenliliğinin
temini adına son derece önemli olan sulama faaliyetlerinin etraflıca ele alındığı,
Sulama Yönetimi Çalıştayı, Tarım ve Orman Bakanımız Prof. Dr. Vahit KİRİŞCİ’nin
himayelerinde 25-27 Kasım 2022 tarihleri arasında gerçekleştirildi.
Sulama
yönetiminin; sektörel, kurumsal ve bireysel paydaşlar açısından, tüm yönleriyle
ele alınması ve gelecekle ilgili bir perspektifin belirlenmesi amacıyla 25-27
Kasım 2022 tarihleri arasında DSİ Genel Müdürlüğü Konferans Salonunda
düzenlenen “Sulama Yönetimi Çalıştayı”na, DSİ merkez ve taşra teşkilatları,
Bakanlığımız ve diğer ilgili kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler, meslek
odaları, su kullanıcı teşkilatlar ve özel sektör temsilcilerinden yaklaşık 250
kişi katılım sağladı.
Çalıştay
kapsamında;
1- Sulama Mevzuatı,
Kurumsal Yapı ve Sorumluluklar
2- Sulamada Su
Kaynaklarının Sürdürülebilir Kullanımı
3- Sulamada Yönetim
Modelleri, Finansmanı ve Sorunları
4- Sulama Altyapısı Sürdürülebilirliği,
Pompaj Sulamalar ve Sorunları
5- Sulama Sosyolojisi ve
Eğitim-Yayım Çalışmaları
ana
konuları ekseninde çok sayıda oturum düzenlendi ve alanında uzman akademisyen
ve yetkililer sunumlar yaptılar.
Son yıllarda iklim değişikliğinin
etkisiyle yağışlardaki azalmaya bağlı olarak kurak dönemlerin sıklığında
meydana gelen artış ve salgın süreci, suyun ve sulama yönetiminin gıda
güvenliği bakımından ne denli önemli olduğunu bir kez daha göstermiştir.
Suyun ve sulama faaliyetlerinin giderek
artan önemi çerçevesinde; daha güçlü, dinamik ve tasarrufa dayalı bir sulama
yönetiminin tesis edilmesine katkı sunulması maksadıyla düzenlenen çalıştay
kapsamında; suyun etkili,
verimli ve sürdürülebilir kullanımı konusundaki çalışmalar ele alındı. Öte
yandan sulama yönetimi konusunda karşılaşılan sorunlar ve çözümler tartışılarak
tecrübeler paylaşıldı.
Çalıştayın açılış konuşmasını yapan Tarım ve Orman
Bakanı Prof. Dr. Vahit Kirişci, "Denizlere dökülen sularımızı, su
potansiyelinin yetersiz olduğu iç bölgelere aktaracağız. Yer altı sularımızı
disiplin altına alacağız, sel ve taşkın suları ile besleyeceğiz." dedi.
Kirişci, Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğü
Konferansa Salonu'nda düzenlenen Sulama Yönetimi Çalıştayı'nda, Türkiye Yüzyılı
vizyonuyla, ülkede sulama yönetimi bakımından su kaynaklarının sürdürülebilir
kullanımını değerlendirmek için bir araya geldiklerini söyledi.
Dünya su kaynaklarının yüzde 70'inin tarımda, yüzde
19'unun sanayide ve yüzde 11'inin içme suyu olarak kullanıldığına dikkati çeken
Kirişci, ülkede ise tüketilen suyun, yüzde 76'sının tarım, yüzde 24'ünün ise
sanayi ve içme suyu şeklinde kullanıldığını ifade etti.
Kirişci, ülkede kişi başına düşen yıllık su miktarının
1323 metreküp ve ülkenin su stresi altında olduğuna işaret ederek, son 20 yılda
AK Parti hükümetleri olarak gerçekleştirilen yatırımlarla ülkenin, gıda
yönünden kendi kendine yetme kapasitesine sahip dünyanın sayılı ülkelerinden
biri konumuna geldiğini vurguladı.
Ülkenin tarım arazilerinin yaklaşık 24 milyon hektar
olduğuna değinen Kirişci, bunun 12,5 milyon hektarının sulanabilir
nitelikteyken, teknik ve ekonomik olarak sulanabilecek arazi miktarının 8,5
milyon hektar olarak belirlendiğini aktardı. Kirişci, 2022 itibarıyla teknik ve
ekonomik olarak sulanabilir arazinin yüzde 80'ine karşılık gelen yaklaşık 6,9
milyon hektar arazinin sulamaya açıldığını kaydetti.
Kirişci, "Suya Göre Tarım" ilkesinden
hareketle Sektörel Su Tahsis Planları'nın hazırlandığına işaret ederek, şunları
kaydetti:
"6 havzada tamamlanan, 11 havzada hazırlık
çalışması devam eden planlarla, su kaynaklarının kullanımının doğru
planlanmasını, suyu kullanan sektörler arasında adil ve dengeli su paylaşımını
sağlamayı ve su kullanımından elde edilecek faydayı en üst seviyeye çıkarmayı
hedefliyoruz. Kuraklık Yönetim Planları da hazırlanıyor. Bu kapsamda havzanın
özellikleri dikkate alınarak, az su tüketen bitkilerin ekilmesine öncelik
verilecek. Kuraklık Yönetim Planları da 15 havzada tamamlanırken, 12 havzada
çalışmalar devam etmektedir. Sulama izleme ve değerlendirme sonuçlarına göre
işletmeye açılan sulama tesislerimizden fiilen 700 binin üzerinde çiftçimiz
yararlanmaktadır."
Borulu
Sulama Sistemi Yaygınlaşıyor
Borulu sulama sistemlerini yaygınlaştırdıklarını
belirten Kirişci, yüzde 32 olan borulu şebeke sisteminin, yeni projeler ve eski
sulama sistemlerinin modernizasyonu ile yüzde 50'ye ulaşmasını öngördüklerini söyledi.
Kirişci, klasik kanal ve kanalet sisteme sahip
alanların borulu şebekeye çevrilmesiyle ortalama su tüketimlerine göre damlama
ve yağmurlama sulama yöntemiyle 5,8 milyar metreküp su tasarrufu sağlanacağını
vurguladı.
Bütünsel su kaynakları ve sulama yönetimi bağlamında
sulama projelerini hayata geçirirken bölgesel özellikleri dikkate aldıklarına
aktaran Kirişci, bu çerçevede, terfi merkezlerinin enerji ihtiyacını karşılamak
üzere güneş enerjisi santrali yapılması konusunda yürütülen AR-GE ve mevzuat çalışmalarında
sona gelindiğini kaydetti.
Sulanan
Arazi Son 20 Yılda 69,6 Milyon Dekara Yükseldi
Kirişci, su kaynaklarını tükenme sınırına ulaşmadan
korumak, verimli değerlendirmek ve doğru yönetmenin AK Parti hükümetlerinin
temel politikası olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Yaptığımız yatırımlarla son 20 yılda, sulanan
arazimizi 21,7 milyon dekar artırarak 69,6 milyon dekara, yıllık içme suyu
miktarını 2 milyar metreküpten 5 milyar metreküpe, toplulaştırdığımız araziyi
4,5 milyon dekardan 68 milyon dekara, baraj ve gölet sayımızı 3,4 katına yani
504'ten 1701'e, HES sayımızı 6 katına, 125'ten 740'a, taşkın koruma tesis
sayımızı 2 katına, 5 bin 18'den 10 bin 400'e, ilk kez DSİ tarafından inşa
edilen atık su arıtma tesisi sayısını 24'e, yer altı depolaması ve suni besleme
tesis sayısını 101'e çıkardık. 2002 yılında 133 milyar metreküp olan su
depolama kapasitemiz 183 milyar metreküpe yükselmiştir. 2002 yılında baraj
sayımız 276 iken bugün bu sayı 930 adede ulaşmıştır."
Suyun verimli kullanılması kapsamında, kapalı sulama
sistemlerini yüzde 6'dan yüzde 31'e çıkardıklarını belirten Kirişci, ilk etapta
9 milyon dekar kapalı sulama sistemine ön yüklemeli sayaç takılacağını söyledi.
Kirişci, çevreyi korumak ve kaynakları etkin kullanmak
adına atık suların tarımda yeniden kullanımı için çalışmalara başladıklarını da
vurgulayarak, akıllı sulama yatırımları, AR-GE faaliyetleri ve mekanizasyon
kullanımını yaygınlaştırarak verimi ve kaliteyi yükselttiklerini anlattı.
Bakanlık tarafından "Sulama Sularının Kalitesi ve
Kullanılmış Suların Yeniden Kullanılması Hakkında Yönetmelik" çalışmaları
yapıldığına işaret eden Kirişci, söz konusu yönetmeliğin yayımlanmasıyla
mevzuat boşluğunun kapatılmış olacağını dile getirdi.
Kirişci, bir yılda, yeniden kullanılabilecek 3,2 milyar
metreküp su olduğunu belirterek, bu suyun, yüzde 65'inin tarımsal sulamada,
yüzde 22'sinin çevresel kullanımda, yüzde 10'unun sanayide, yüzde 2'sinin yer
altı suyu beslemesinde, yüzde 1'inin peyzaj sulamasında, ve binde 1'inin ise
içme suyu kaynaklarının beslenmesinde kullanılabileceğini belirlediklerini
aktardı.
Kent merkezlerine yakın bölgelerde özellikle sulama
suyu ihtiyacı olan yerlerde atık su arıtma tesislerinde arıtılan suların
kalitesinin iyileştirilerek tarımda değerlendirilmesini hedeflediklerine
dikkati çeken Kirişci, bu yöntemin, kent tarımı modelinde yaygın olarak
kullanılmasını planladıklarını anlattı.
Kirişci, su kaynaklarını Milli Su Politikası'yla,
sürdürülebilirlik ve arz güvenliği esasına dayalı katılımcı bir modelle
yönettiklerini belirterek, "Suya göre tarımı ve sulama verimliliğini
artıracağız. Tarımsal sulama yatırımlarını hızlandırmak için alternatif
finansman modelleri geliştireceğiz. Denizlere dökülen sularımızı, su
potansiyelinin yetersiz olduğu iç bölgelere aktaracağız. Yer altı sularımızı
disiplin altına alacağız, sel ve taşkın suları ile besleyeceğiz."
ifadelerini kullandı.
“Su,
Hem Sektörel Hem De Sektörler Arası Hareketliliği Tetiklemektedir”
Prof.Dr. Lütfi Akca da tarımsal sulamanın su
kaynakları yönetiminin merkezinde yer aldığına dikkati çekerek, sulama
sisteminin çok iyi yönetilmesi gerektiğini anlattı.
Prof.Dr. Akca “Su, bir
taraftan içme suyu ve sanitasyon imkanları ile sağlıklı iş gücü yaratılması bir
taraftan da bu sağlıklı iş gücüne geniş istihdam alanları oluşturulması
bakımından son derece önemli bir rol üstlenmektedir.
Su gittiği her yerde
adeta zincirleme bir reaksiyona sebep olarak hem sektörel hem de sektörler
arası hareketliliği tetiklemektedir. İnşaat faaliyetlerinden kaynaklanan
istihdam imkanları bir yana; suyun tarım ve sanayide yarattığı etki geniş iş
alanlarının doğmasını sağlamaktadır.” Dedi.
Akca konuşmasında, “25
nehir havzasından oluşan Ülkemiz yarı kurak iklim bölgesinde olup, yağışlar
bölgelere ve mevsimlere göre farklılık göstermektedir. Yıllık yağış ortalamamız 574 mm’dir. Kişi
başına düşen yıllık yaklaşık 1.350 m 3 su miktarı ile Ülkemiz su stresi yaşayan
Ülkeler kategorisinde yer almaktadır.
Ülkemizin yüzölçümü
yaklaşık 780 milyon da olup, bunun 240 milyon da’ı tarım arazisidir. Ekonomik olarak sulanabilir arazi varlığımız
ise yaklaşık 85 milyon dekardır. Ekim ayı sonu itibari ile sulanan
arazilerimizin toplamı 68,9 milyon dekara ulaşmıştır. Bu alan ekonomik olarak
sulanabilir araziler toplamının % 70 ‘ine tekabül etmektedir.
Günümüz teknik ve
ekonomik şartları çerçevesinde, çeşitli maksatlara yönelik olarak yıllık
tüketilebilecek su potansiyelimiz 112 milyar m3 olup yıllık 57 milyar m3’lük
kısmı (Sulama %77, İçme-Kullanma ve Sanayi %23)
kullanılmaktadır.” İfadelerini kullandı.
Son 20 yılda su
yatırımlarında ciddi bir ivme yakalandığına dikkat çeken Prof.Dr. Lütfi Akca. “Toplamda
435 Milyar TL’lik yatırım yapılmış, 9 189 adet tesis Ülkemize kazandırılmıştır.
Bu tesislerin 1.561 adedi sulama tesisidir”.dedi.
“Modern
Sulama Yöntemlerinin Artırılmasıyla %50’ye Varan Oranda Tasarruf Sağlamak
Mümkündür.”
Akca, şöyle devam etti “DSİ,
2003 yılından itibaren, topografik, hidrolik koşulları uygun olan yerlerde
sulama suyu tasarrufu sağlamak ve birim sudan daha fazla faydalanabilmek için
borulu sulama sistemlerinin yaygınlaştırılmasını temel politika olarak kabul
etmektedir. Mevcut durumda % 34 düzeyinde olan borulu sulama şebeke alanımız,
inşa halindeki tesislerimizin tamamlanması ile % 50’lere çıkacaktır.
Mevcut su kaynakları ile
daha geniş alanın sulanabilmesi için temel koşullar; mevcut sulama
teknolojilerinin geliştirilmesi, toprak, bitki, su kaynağı, ekonomi vb.
faktörler göz önüne alınarak en uygun sulama yönteminin seçilmesi, yöntemin
gerektirdiği sulama sisteminin kurulması ve işletilmesidir. Ancak işletmeye
açtığımız sulama tesislerimizin % 60’ında halen yüzey sulama yöntemleri uygulandığı
görülmektedir.
Modern sulama
yöntemlerinin artırılmasıyla %50’ye varan oranda tasarruf sağlamak mümkündür.
Konunun takibin sağlamak
üzere ölçüm tesislerinin merkezi izlemeye ve değerlendirmeye olanak verecek
şekilde elektronik sistemlere dönüştürülmesine yönelik çalışmalarımız
sürmektedir. Diğer taraftan su kullanım hizmet bedelinin hacim esaslı ve
kademeli tahsil edilebilmesi maksadıyla merkezi kontrollü sayaç takılması
çalışmaları da yürütülmektedir.
Sulama oranını artırmak,
arazi parçalılığını gidermek, her parseli sulama kanalları ile irtibatlandırmak
üzere 30 milyon dekar alanın arazi toplulaştırma çalışmaları tamamlanmıştır.
DSİ Genel Müdürlüğümüzce
sulamaya açılan tesislerimizin % 80’inin işletme bakım sorumluluğu su kullanıcı
örgütlere devredilmiştir.
2018 yılında yapılan
mevzuat düzenlemesiyle sulama birliklerinin performansında artış görülmüştür.
Bu Ülkemiz adına son derece önemlidir.”
Prof. Dr. Lütfi Akca; “Tarımsal üretimin devamlılığı ve gıda güvenliliğinin
temini adına son derece önemli olan sulama faaliyetlerinin etraflıca ele
alınacağı, Sulama Yönetimi Çalıştayı’nın ülkemiz için son derece önemli olduğuna
dikkat çekerek sözlerini tamamladı.