KEBAN BARAJI 50 YAŞINDA!

9.09.2024 / Gösterim Sayısı : 1461 / Arşiv

İşletmeye alındığı dönemde ülkemizin elektrik enerjisi ihtiyacının yaklaşık %31’ini tek başına karşılayabilen Keban Barajı ve Hidroelektrik Santrali, 9 Eylül 1974 yılında işletmeye alındı.

Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin enerji ihtiyacını temin etmek maksadıyla 1965 yılında inşasına başlanılan ve 10 yılda tamamlanan Keban Barajı ve Hidroelektrik Santrali; ülkemizin mevcut ve gelecekte tesis edilecek sanayi tesislerini beslemek ve genel olarak elektrik enerjisi ihtiyacını karşılamak maksadıyla inşa edildi. Keban Barajı ve Hidroelektrik Santrali, 1330 MW kurulu gücü ve yıllık ortalama 6,6 milyar kilovatsaatlik enerji üretim kapasitesi ile işletmeye alındığı dönemde ülkemizin en büyük hidroelektrik santrali oldu. Tesis halen ülkemizin en büyük üçüncü hidroelektrik santrali konumunda bulunuyor.   

Keban Barajı ve hidroelektrik santrali 8. ünitesi devreye alınarak tam kapasite elektrik enerjisi üretimine başladığı 1982 yılında, 8,3 milyar kilovatsaat elektrik enerjisi üreterek, ülkemizde o yıl üretilen toplam elektrik enerjisinin (26,5 milyar kilovatsaat) yaklaşık %31’ini tek başına gerçekleştirdi.

Elazığ ilimizde ve Fırat Nehri üzerinde yer alan Keban Barajı, işletme süresince 283 milyar kilovatsaat elektrik enerjisi üreterek milli ekonomiye yaklaşık 744 milyar TL’lik dev bir katkı sağladı.

GAP’ın Yapılabilirlik Güvencesi ve Öncüsü Oldu

Keban Barajı, Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) olgunlaştırıldığında işletmede olduğu için GAP kapsamına alınmadı. Ancak bu güzide tesis, GAP için büyük önem taşıyor. Keban Barajı, Fırat Nehri’nin Türkiye'deki su toplama havzasının %70'ini kontrol ediyor. Bu durum, akış aşağısında yer alan GAP barajlarına düzenli su sağlanmasını temin ediyor. Öte yandan inşa edildiği dönem itibariyle Türkiye Cumhuriyeti’nin en büyük yatırımı olma özelliğini taşıyan Keban Barajı, 1930’lu yıllarda başlayıp 1970’li yıllarda biten öyküsü ile GAP gibi dev bir projenin yapılabilirlik güvencesi ve öncüsü oldu.

Keban Barajı’nda su tutulduktan sonra yaklaşık 31 milyar metreküp su kütlesinden oluşan ve doğu batı istikametinde uzanan 125 kilometrelik bir göl meydana geldi. Genişliği yer yer 18 kilometreye kadar ulaşan baraj gölü, 675 kilometrekarelik bir alana yayılıyor. Bölgenin coğrafyasını böylesine çarpıcı bir şekilde değiştiren Keban Barajı, sosyo-ekonomik yaşama da balıkçılık, rekreasyon, ulaşım ve turizm gibi yeni faaliyet alanlarıyla zengin bir canlılık getirdi.

Baraj Gölünde Güneş Enerjisi de Üretiliyor

1974 yılından bu yana ürettiği temiz ve yerli elektrik enerjisini Türk ekonomisinin hizmetine sunan Keban Barajı, ülkemizin ilk yüzer GES’ine de ev sahipliği yapıyor. Kuzova Yüzer GES AR–GE Projesi kapsamında, Keban Barajı göl yüzeyinde yaklaşık 1 MW kurulu güce sahip “Yüzer GES”in kurulumu tamamlanarak bu alanda ilk adım atılmış oldu. 2024 yılında faaliyete geçen bu proje; Yüzer GES tesisinde üretilen enerjinin tarımsal üretimde kullanılması ve AR-GE faaliyetleri içermesi bakımından ülkemizin “İlk Yüzer GES Projesi” olarak öne çıkıyor. Keban Barajı ve HES, bu projeyle birlikte hidroelektrik enerjinin yanında güneş enerjisi üretimine de katkı sağlamaya başladı.

Keban Barajı gölünde yıllık 5 milyon 418 bin kilovatsaat elektrik enerjisi üretecek bir başka Yüzer GES projesi de halihazırda 2024 yılı yatırım programında yer alıyor.  

Cüneyt Arkın: “Ben seni yapmadım sen beni var ettin, ülkemin geleceğini de var ediyorsun!

Ülke ekonomisi ve sosyal yaşamına büyük etkileri olan Keban Barajı’na Türk Sineması da kayıtsız kalmadı. Çetin İnanç tarafından 1981 yılında çekilen ve başrolünde, 2022 yılında yaşama veda eden Cüneyt Arkın’ın yer aldığı “Su” isimli film, Keban Barajı’nı konu ediniyordu. Filmde Keban Barajı Projesi’nde çalışan “Mühendis Murat” karakterini canlandıran Cüneyt Arkın, Keban Barajı ile alakalı duygu ve düşüncelerini aşağıdaki ifadeler ile dile getirerek, günde üç vardiya halinde 24 saat kesintisiz bir tempoda çalışmak suretiyle bu güzide eseri meydana getiren, 3 bin 500 mühendis ve işçinin tercümanı oluyordu…

“Oğlum, canım, Keban’ım benim… Tek dostum, tek amacım, yaşama sebebim sensin… Ülkemin aydınlığısın… Yüreğimde senin için binlerce türkü söyleniyor. Sen memleketimin ışığı, istikbalisin… Ürettiğin aydınlıkla ülkemin geleceği olan milyonlarca genç derslerini çalışıyor, sen halkımın geleceğini de üretiyorsun… Sevgili oğlum; fabrikalar çalıştırıyor, hastaları iyi ediyorsun… Ben seni yapmadım sen beni var ettin, ülkemin geleceğini de var ediyorsun!”